Tilek(Derebağ) ve çevresi aynı zamanda tüm Dostların Misafirodasına hoşgeldiniz

» Misafirodasina sizde bir Mesaj ekleyin

1283 Mesaj - Sayfa: 129
Adi Soyadi:Çetin Çukadar  Email :cetincus@ttmail.com  ***** Tarih:Sal, 2 Subat 2010
Adresbilgileri:  Mesaj :Ahmet merhaba; Seni en son o sevimli çocuk halinle hatırlıyorum. Yazdıklarından o sevimli ve çocuk halini hal koruduğunu görüyorum. İçimizdeki şahane çocuğu ve sevgiyi öldürmeyelim. Sevgilerimize ve değerlerimize inadına ve sonuna kadar sahip çıkalım. Pek sevmem karaladığım mısraları yayınlamayı ama bir kez olsun perhiz bozayım senin için... BİR Evlilik, kardeşlik, dostluk Ya da Her türlü birliktelik, Çok sihirli kelimelerden oluşan bir kitap gibi! Kelime kelime değişik yerlere ayrı koy! Ayrı olsunlar, ama ayrılmasınlar! Beraber olsunlar, ama bir olmasınlar! Çünkü bir çok güçlüdür! Her şey birle başlar! Hele de iki tane bir daha güçlü ve güzeldir! Hele de aşmıslar sa bir olana kadarkileri! Sonra kendini bilen noktalar ve virgüller var bu kitapta. Gidip nereye konacağını bilen. Kılavuzun yok, geleneğin yok ise, Ucundan tutanın yok ise yükünün, Hele bir de haberdar değilsen birin gücünden, Aklın ne kadar sa hayatın o kadar! Dipnot:Çoğalmayı öğretenimiz olmamış. Kurtulabilen, ya kendi çoğalabilen ya da çoğaltabilen birini bulanlar oluyor. Rastlayamıyan ise tanımlayamıyor bile.
Adi Soyadi:Ahmet Orum  Email :ahmetorum@yahoo.fr  ***** Tarih:Sal, 2 Subat 2010
Adresbilgileri:Paris - France  Mesaj :MERHABA ,sevgili ve de saygili Arkadaslar;uzun bir suredir sitemizi takip ediyorum ama yazilanlara !!!! (bazilari) bakinca cevap yazmamakla protesto etmeye karar verdim!! Ama Cetin Abi nin yazisini okuyunca altina imzami atmaya ve de suskunlugumu da bozmaya karar verdim. Lutfen ya kendimize gelelim , tabii ki bazi konulari tartisip konusup ogrenmeliyiz ama birilerini kirmadan ,saygili bir sekilde tutarli olarak yapmaliyiz . Kendi inandiginiz veya sizi uyutarak ogretilenleri baskalarina (yani bize)dogru diye sunmak ne kadar dogrudur bilinmez. Herkesi Cetin abinin yazisin okumaya davet ediyorum bir daha!!!! Sitemizin uzerine basarak yaziyorum SITEMIZ o artik hepimizin . Her ne kadar BEHCET yarattiysa o artik bizim bebegimiz ; ona sahip cikmaliyiz ?bizi bulusturan tanistiran,bilgilendiren (iyi veya kotu),bir platform bunu unutmamaliyiz?!! Acaba hic sordukmu niye bazi genc arkadaslarimiz artik girmiyor diye veya fikir bildimiyor diye ????!! Sadece genc mi? Biz orta yas kusagi mesala , nerdeyiz? Ornek mi istiyoruz; mesala ben ,Akin ?Caglar,Taner,Nalan ,Haydar abi,Eren ..... daha niceleri. Evet arkadaslar ben buna inaniyorum; hic umrumda degil bu koyun kimler tarafindan veya nasil kuruldugu,ilk gelenlerin kim oldugu !! Lakaplarla cagrilmak veya tanitilmak beni uzmez tam tersi !! ben oyum bitti!! Koyumun tarihinde olmus veya olmamis bazi olaylar benim evinde oturup ,evimde oturmus ,birlikte iyi ve kotu seyleri paylasmis komsularim hakkinda dusuncelerimi degistirmez ve de tarihte de orneklerini gordugumuz oyunlara dusurtemez;tam tersi buyuklerimizin dustugu oyuna dusmeyerek yeni nesil olarak ilerlemeliyiz; bana ehmetcuk deyip bagrina basan rahmetli Mehpup ablayi,ilk televziyonu tanistiran Ahmet abi ve Firdes ablayi ,herzaman zevkle Eskilisini yedigim rahmetli Yadigar ablayi,kendi elleriyle bana dut toplayip veren rahmetli Asur amcayi,her kapimizdan gecisinde babama laf atip hadi yine koyun en zengini Gilik dede diyen rahmetli Hayrettin amcayi, cebinde her zaman bir meyve olan ve de benimle paylasan rahmetli Suleyman dedeyi,bagini bahcesini her zaman bize acan rahmetli Riza amcayi,her Ulubabaya gidisimizde caya davet eden Yuksel ablayi,herkese yardim etmeye calisan Saadettin abiye ,koyumuzun engin bilgilisi bize koyun en yakisiklisi Orhan i kazandiran eski muhtar amcamiz ,daha nice unutamadigim bunun gibi kisi ve ya olaylar beni bu koye baglar ?budur benim kimligim.!! Hepimizin nerden nasil geldigi o kadar onemli mi acaba?Ortak noktalarimiza bakalim once; evet Dersimliyiz,Aleviyiz ve de sol gorusluyuz cogunluk olarak. ama icimiz de ki farkli dusuncelere de saygi duyuyoruz !!! farkli dusuncede bize saygisini gostermesini beklerim!! Ben PKK li degilim ama bir demokrat olarak,tarihinde DERSIM de katliamlara ugramis o yorenin cocugu olmakla ovunup ama oç duygulari kabarmadan,ama bin ama yuz bin canini kaybetmis ve de surulmus bir asil halkin evladi olarak o verilen mucadeleye yasal (DTP) veya yasal olmayan yollardan veren ve aci ceken halkin sesine kulak verip, saygi duyuyorum;o ugurda olen Faysal arkadasimizi anlayip saygi duyuyorum ; ayni duygulari Filistin halki icin , ikinci dunya savasinda yahudiler icin ,ermeniler icin ; de bir demokrat insan gozluguyle bakiyorum ; buda beni Turk devleti dusmani yapmayip tam tersi bazilarinin istedigi kalip icine sokmuyor!! Evet arkadaslar hepinizi biraz daha hepimizi ilgilendiren konu ,gorus , olaylar konusunda kafa yorarsak daha iyi olacak diye dusunuyorum.O kadar hosuma gidiyor ki dunyanin her tarafindan bir koylumuzun haberini almak, o zaman oyle yapalim ki bu insanlari korkutmadan koyumuze ilgilendirelim ; kimse kalkip bilmislik taslayip laf oyunu yapmasin; hepimiz universite okumadik ve ya okuyamadik ; evet arkadas bilgilendir ama fazla kirmadan, ben koyluyum fazla detaya giremem cunku urkek ve de kirilganim ; bana benim dilimle beni ilgilendiren gercekleri yaz; senin gerceklerin sana kalsin!! ben gencim benim dilimle yaz ,beni uzaklastirma,spor (tabii ki Fener),muzik konus bana Nazim i anlat ;guzel ask siirleri yaz ama beni biktirmadan ; evet bana koyden haber ver mesela Erkan in koyun en guzel dogal Dermoson fasulyesini urettigini anlat ; evet beni sikmadan hassasiyetlerimi zorlamadan....... Evet sevgili canlar biraz ofkeli ,biraz kederli ,biraz nostalji dolu oldugumu bildirir koyde bir rakiyi ,kahvede 51 oynamayi ,Ulbabaya gitmeyi ,Akonun akortsuz sazini ,Hayaloglu Sinan imizi siirimsi turkulerini,beni Firat a balik tutmaya bu yil goturmeyen Dogan ve Huseyin abiyi,senligi bol Yuksel abiyi ozledigimi arz eder hepinizi saygiyla selamliyorum. Gilik dede ve de Seftali ananin oglu AHMET
Adi Soyadi:nnnnnnnnnnnnnnnnnn  Email :..... @hotmail.com  ***** Tarih:Pazartesi, 1 Subat 2010
Adresbilgileri:..................................  Mesaj :bence bu yorumlar cok uzayacak , anlıyorum ülkenızı ve ınsanlarımızı , emekcılerımızı , ozanlarımızı yapılan haksızlıkları elestırmekte haklısınız ama bu sıte sıyaset meydanını gectı . allah sonumuzu hayıretsın
Adi Soyadi:Çetin ÇUKADAR  Email :cetincus@ttmail.com  ***** Tarih:Pazartesi, 1 Subat 2010
Adresbilgileri:  Mesaj :Yaşar Sönmez ve Behçet'in yorumlarını okuyuncaya kadar, bu konuda bir şey yazmama kararındaydım. Yoğun bir çalışma temposunun arasında internette şöyle bir gezinirken bu yazıları ve Ercan'ın yazdıklarını okuyunca, bir şeyleri ifade etme gereği duydum. Tartışmak bir yanı ile, meşru kılmaktır. Daha açıkçası bir konudaki tartışma eğilimi, ancak ortak bir mecrada buluşabilme imkanı varsa faydalıdır. Aksi bir durum çene ve parmak kaslarını yormak dışında hiç bir işe yaramaz. Açıktır ki siyasi duruş, bir hayata bakış sorunudur. Bakış görmek içindir. Görmek baktığın yer ve durduğun yerle ilintilidir. İşte tam burada neyi meşru sayıp tartışacağımız, neyi saymayıp mücadele edeceğimizin kararı verilir. Eğer biz hiç bir ortak zemine basmıyorsak söyleyen, yapan ya da yazanla, neyi birlikte yapacağız, söyleyeceğiz ya da yazacağız? Dersim kültürümüzdür, Anadolu kültürümüzdür, Tekel işçileri kardeşimizdir. Kültürümüze, kardeşimize bakış zeminimizi belirleyendir. Şimdilik bunları yazayım ve bir de yazmak üzerine bir iki bukle ileteyim, SÖYLEMEK VE YAZMAK; Söylemek buz üstüne yazmaktır.Etkisi geçicidir.Yazmak ise yazmaktır.Yazarsın ve değiştirmek ancak yüreklice özeleştiri içerisinde yeniden yazarak mümkün oluyor. Söylemek bilgi gerektirebilir, yazmak ise kesinlikle bilgi gerektirir. Hem bir değil birkaç bilgi gerektirir. En başta dağarcık gerektirir. Bu bir bilgidir. Sonra yazı dilini ve onun imla bilgisini gerektirir. Daha sonra yazılacak konunun bilgisini gerektirir. Söylemek de bunları gerektirebilir, ancak bu söylediklerini yazıya dökmesi beklenebilenler için geçerli oluyor. Söylemek bazen, fakat yazmak her zaman yürek işidir. Çünkü birinde inkar olabiliyor. Söyleyenin söylediğinden daha çok dinlemesi beklenmeyebilir. Fakat yazanın muhakkak yazdığından fazla okuması beklenir. Okuduğunu da anlaması beklenir. Okuduğundan daha çok yazan kendini ele verir. Söylenenler bir dereden bir de tepeden mantığı içerebilir. Fakat yazıdan beklenen bütünlüklü olmasıdır. Bütünlüksüz yazı ne yazana nede okuyana keçi boynuzu kadar tat vermez. Söylemek yalnızca söylemektir, fakat yazmak hem söylemek, hem yazmak ve hem de tekrar etmek oluyor. Tekrar hataları düzeltir. Hatasız yazmak gerçek düşünceye en yakını yazmaktır ve söylemektir. Kalın Sağlıcakla Çetin ÇUKADAR
Adi Soyadi:yasar sonmez  Email ***** Tarih:Pazar, 31 Ocak 2010
Adresbilgileri:basel  Mesaj :Ben ilk önce buradan herkeze selamlarimi iletmek istiyorum misafir defterine fazla yorum yazmam ama yazilanlari cok yakindan takip ediyorum.Herkesin özgür düsüncesi vardir yazilar yazilir istekler anlatilir önemli olan sizin gibi düsünmeyen insanlarida kirmadan üzmeden düsünceleri ifade etmek gerekir.Bence herkez kendi hakkini aramakta özgürdür ve bu haklar aranmalidir eger insanlar kendi haklarini aramaz iseler hicbirzaman gelecekten bir beklentileri olmayan gelecekteki nesillere sadece kaliplasmis hatta simdiki yönetimdekilerin dahada katmerlenmis olanini birakacaklarindan emin olmak gerekir sadece tekel iscileri degil bence bu eyleme isci olan veya olmayan herkez desdek vermelidir cünki bu sadece tekel iscilerennin mücadelesi degildir bütün emekci insanlarin mücadelesidir.Tipki gemiste oldugu gibi SEYIT RIZA larin DENIZ lerin MAHIRLERIN bu topraklar üzerinde yasayan bütün insanlari ayirmadan onlarin haklari ugruna canlarini gözlerini bile kirpmadan veren insanlarin mücadelesi gibi olmalidir gecmiste bu insanlarin yasadiklarini hafife almak bence cok yanlistir SEYIT RIZA hakkinda yapilan bu suhursuz yakistirmayi o zamanin fasist düsüncelerini kalip halin de alip bu siteye aktarmak hic dogru bir yöntem degildir bence eger birseyler aktarmak istiyorsak ilk önce yeteri kadar tarafli bilgi edinmek gerekir,eger bu topraklar üzerinde sadece düsünceleri ve yasam tarzlari nedeniyle insanlar katledildiyse ve hala onur öymen gibi bu tarz katliamlar (sivas ta oldugu gibi)destdekleniyorsa bu bir insanlik ayibidir.SAYGILARIMLA YASAR SÖNMEZ
Adi Soyadi:ERCAN CUHADAR  Email ***** Tarih:Cuma, 29 Ocak 2010
Adresbilgileri:ROSENHEIM-OBERBAYERN  Mesaj :TEKEL ISCILERININ MÜCADELESI MI !!!!!!! O da NE ? 1209.askeri fasist darbesi ,insanlari iskence ve zulümle sindirmedi.Onlarin beyinlerini de fethetti...Zulüm ve iskence sadece tutuklulari hedef alip onlari cezalandirmadi,ailelerini ve sosyal cevrelerini de cezalandir di.Hedefleri,tepkisiz,duyarsiz,okuma ve arastirma özürlü,ückagitci,din afyonuyla uyutulmus Arabesk bir toplumdu.Bu toplumda gecerli olan sey;``isini yürütte ,nasil yürütürsen yürüt``olmaliydi.Darbeciler, sol gücleri,sendikalari ve ilerici örgütleri baski altina alip ,sindirip yok ederken,zorunlu din dersleri ,Alevi köylerine cami,el altindan camileri yasatma ve kollama derneklerine yardimlarla da ,dinin palazlanmasina,semirmesine olanak ve imkan tanidilar.Cünkü Agalari ABD böyle istiyordu.``DIN le uyutma`` Simdinin devlet yöneticileri ve kadrolari tarikatlarin afyon tarlalarinda ve ögrenci yurtlarinda,dershanelerinde yetisti.Sol 12 09deki yenilgiden ,yok edilisten sonra,yenilgiyi sistematik olarak degerlendiremedi.Yeni strateji ve ideoloji gelistiremedi ve bugün türkiyede yoksulluk,issizlik,sasilacak ölcüde artarken,toplumsal sartlari degistirmeye aday gücler ortada yoklar ve ortaya cikmayada cesaret edemiyorlar.Eskiden toplumun cok önemli bir kismi sol´a sempati ve ümit beslerken ,beyinleri din afyonuyla uyusturulmus bugünün kitleleri hor ve nefretle bakiyorlar.ABD nin ve AB nin etkili calismalari bunda cok etkili oldu.Yeni stratejileri suydu;yerli isbirlikciler yaratmak ve bir daha yoksullari sistem degistiricilerinin kollarina atmamakti yani ´´yukaridan devrimle ´´, ´´asagidan gelecek devrimin önüne set cekmekti´´.ABD veAB 12 09e birlikte türkiye icindeki nüfuzlarini oldukca gelistirip yaydilar.özellikle basin faliyetlerinde yogunlastilar.Insanlarin kafalarinida fethetmeleri gerekiyordu.ABD ve AB dostu medyalara milyonlarca dolar akitildi,sag ve dinci gazeteciler,kurumlar ve kuruluslar petro-dolarlarla finanse edildiler, yerli ve uluslararasi basin kuruluslari,insan haklari ve basin özgürlügünün ABD ve AB yorumlariyla donatilip yetistirildiler.Bunlar sol partilere,sendikalara,isci eylemlerine ve hatta kendilerinden farkli düsünen herkese karsi cephe aldilar.Tek hedefleri vardi türkiyede ilimli bir islam devleti kurmak,sol,kemalizm ve cumhuriyetin kurum ve kuruluslariyla hesaplasmakti.cünkü ABD soguk savas döneminde dincilerin kucaga(!) cok iyi oturduklarini kesfetmisti.Türkiye sagi ve dincileri ideoljik zayfliklarini dini tepe tepe kullanarak ya da dönek sol köse elestirmenlerini parayla sisteme entegre ederek kapatiyorlardi.Dinciler kendilerini elestirenleri,dönek sol entellektüelleri,ögretim ve arastirma ya da medayada calistirmak üzere kazancli sözlesmelerle avladilar(!) yoksulluk,issizlik, caresizlik hizla artarken ,insanlar her halükarda memnuniyetsizligini ifade ederken,bu tepki bir türlü isyana dönüsmüyordu.Bugün dünya yeni bir ekonomik modelle karsi karsiya.Milton Friedmanvari monetaris neo-liberal politikalar ülkeleri sanayisizlestirdi,sanayi üretimi ve bununla birlikte calisanlarin sayisi düstü.Sözlesmeli iscilerin,kendi hesabina calisanlarin sayisi yükseldi.marxist sol bugün hala devrimin öznesinin kimin olacagini tartismiyor,klasik anlamdaki isci sinifi tanimina sariliyor ve buda onu cekici kilmiyor.Tekel iscilerinin ve türkiye halklarinin kendini yenilemis ,yeni ideolojiler ve stratejiler gelistirmis güclü marxist bir sola ihtiyaclari var.Ama karsidaki düsman cok güclü ve sol´a bu firsati vermemek icin insanlarin beyinlerini de fethetmelerinin gerekli oldugunu biliyorlar.Bugün sol`a kizanlar bilsinler ki insiyatif artik sol´un elinde degil,Akordu ABD ve AB belirliyor.1950 de sonraki ABD gizli belgelerinde söyle deniliyor:Birlesik devletler ideolojik alanda insiyatifi ele almalidir,politk ve ideolojik unsur ön planda olmalidir.Radyo,televizyon,kitap,yazi ve brosür,fon,burs ve ödül araciligiyla Türkiyenin aydinlarini,yazarlarini kazanmak icin kampanyalar örgütlendirilmelidir.Dis politikanin araclarina arkadan destek verebilmek icin insanlarin beyni de kazanilmak zorundadir ve böylece yabanci fonlar tarafindan finanse edilen arastirma enstitüleri,bilim yayma cemiyetleri,vakiflar,gazeteler,televizyonlar mantar patlar gibi topraktan ciktilar ve 12 03.,1209.darbeleriylede günümüze kadar amaclarina ulastilar.ABD nin AB canagina baglananlar ,onlarin yilmaz bekci köpekleri oldular.Onun icin Tekel iscilerinin mücadelesi,bu canaga baglananlarin,din afyonuyla uyutulmus ,basin ve yayin yoluyla beyinleri fethedilmis .ölüyü gösterip sitmaya(asgari ücret ) razi edilmis,pisirik ,korkmus kitlelerin zoruna gidiyor.Tekel iscilerine kiziyorlar cünkü kendilerinde o mücadele azmini göremiyorlar.Devlet babalari ne verirse haklarina razilar.Aglamayana hicbir zaman mama verilmemistir ve verilmeyecektirde.hic bir sey mücadelesiz kazanilmaz.YASASIN TEKEL ISCILERININ MÜCADELESI !!!!!!
Adi Soyadi:Hüseyin Boz  Email :kaybolmuskentin_sairi@hotmail.com  ***** Tarih:Cuma, 29 Ocak 2010
Adresbilgileri:kadıköy  Mesaj :....devletin yetkili organlarının bu durum karşısında tek vücut olup çözüm yolları bulma çabalarına içim razı olmuyor... yoksa tekel işçilerinin mücadelesine bir şey dediğim yok! elbette ki hakları neyse savunacaklardır... ister se beş bin ytl maaş alsınlar... yani bu durumum gerek medya gerekse diğer benzeri organlar tarafından aşırı abartıldığını düşünüyorum... ve bu durumdan rahatsızlık duyuyorum... yani aslında kızgınlığım neye biliyormusun abi, devletimin dev memelerinde ki cücelerin yukarılardan ahaliye ağlamayana meme yok kardeşim mesajını vermelerine içerliyor ve kızıyorum.... yani memleketimin sigortasız asgari ücretlisi ağlamıyor diye hallerinden mennummuş anlamını çıkarıp, gereksiz medyatik enerji tüketimine karşıyım... aslında paralel düşüncedeyiz bu bağlamda ki bunun sende farkındasın biliyorum. abi fikirlerin önemli benim için.... aynı şekilde gürbüz abi nin de fikirleri önemli keza nedim abinin ve kimliği belirsiz YAVŞAK takımınında... yani aslında bu anlamda benimde fikirlerim olmadı değil, hani kimliği belirsiz kişilerin siteye girmeleri nin engellenme si konusunda.... bir anlamda faşizan bir tutum du bu farkındayım.... ki nit10 de kabul görmedi... saygı duyup kapadım üstünü.... galiba doğrusuda bu... yazdığım yazıların edebi veya benzeri anlamda hiç bir değerinin olduğu iddasında bulunmadığım gibi, bu şekilde kuralsız yazmak ta benim tarzım... yapacak hiç bir şey yok efendiler.... biliyorum birçoğunuz rahatsızlık duyuyor bu ifadelerden, bir çoğunuz (çok gelişmiş avrupaik kafa yapısı ile) virüs! muamelesi ile belki hor görüyor. okumaya, anlamaya bile vakit harcamıyor. valla umurumda değil... ta başından söyledim! elbette ki bazılarınızın karın ağrısı dayanılamayacak safhada ki böyle bir öneride bulunma cesaretinde bulunuyorsunuz behcet abiye... yani şayet bu gerçek FAŞİZAN düşünce yapısının faliyete geçmesini istiyorsanız saygı duyar yazılarımı kendim çekerim... hiç birşey de kaybetmem... çün kü yazarken kazanmak gibi bir düşüncem olmadı! yani durum bu efendiler... insanlar böyledir... mesela nedim çuhadar abi yi örnek verecek olursam, çuhadarlar ile ilgili ifademde afarozvari girişimin temsilcilerin den ken, bugün zeynal bra ile ilgili yazdığım yazının kendisini duygulandırdığını ve benzeri yazıların devamını istiyebiliyor... yani bu tutumda aslında nedim abinin saygın kişiliğinden kaynaklanıyor.... yani tepkisini her halükarda ifade edebilen insanlara bayılırım...saygı duyar tereddütsüz şapka çıkarırım.... kimin varsa bir derdi sıkıntısı bunu kamuoyu önünde tartışalım... öyle e maillle filanda değil! forum bölümünde... bilenler bilir, bugüne kadar kimse ile mail tartışmasına girmedim... ne yazacaksak burada olsun! biz bir aile isek gizlimiz saklımız olmasın... kimin ne düşüncesi varsa açık kimliğiyle birlikte ifade etmekten kaçınmasın. aslında yazacak ve söylenecek öyle çok konu ve düşünce var ki...... ta burdan bizim köye yol olur uc uca eklesem kelimeleri.... hadi selam olsun millete, hüseyin kaçar...
Adi Soyadi:Behcet  Email ***** Tarih:Cuma, 29 Ocak 2010
Adresbilgileri:  Mesaj :Merhabalar, uzun süreden beri yazamadim firsatim olmadi. Umarim hepiniz iyisinizdir. Gonca hala Köyden yeni Resimleri bekliyoruz karli kisli, yardima ihtiyacin varsa yaz veya maille at gelsinler öptüm cok selamlar. Gürbüz Abi, isteklerini yazdim, fakat bir konuda hemfikir degiliz. Ben burda yazilari filtrelemeye baslarsam bir kac selamdan kelamdan baska bir sey yer almaz. Senden ricam söylemek istedigini sen Hüseyin Boz Kardesimize maille yaz, bak yukarida mail adresi var, eger burda acikca yazmak istemiyorsan. Dersim Katliami hakkindaki yazinida okudum onlar icinde bir seyler yazacagim, Ecevitte Maras katliami döneminde yönetimdeydi, onudna Resimleri Dersimde evlerin duvarlarinda asilidir, Atatürkünde yani bunlar arasindaki iliskide degisik bir konudur. Sain Perincekinde Apoyla boy boy Posterleri mevcut, bir tarfadanda bana milleti halki devleti kurtaracak diye, gizli girismlerin icine girmis, hep düsünürdüm neden bu adam herkesden herseyden önce gündemin olacak haberlerini bilir ve medyaya yansitirdi. Tamam bir sürü büyük Generalin gercekten sucsuz kisilerinde bunlarin arasinda sucsuz yere iceride olmasini gönül istemiyor, cünkü hepsinin ayni kafada olacagina kesinlikle inanmiyorum, mutlaka ama birilerinin. Ama buda degisik bir Politik girisim, kasitli olarak yönetim tarafindan yapilmis, fakat kimsenin comagini sokamadigi bir Esekarisi yuvasinin da canlanmasini saglamistir. Bunlar ve gibileri kesinlikle katliamlara imza attilar, savasi körükleyip kendilerine rant sagladilar. Sevgili Hüseyin Kardesim, Tekel iscilerinin tutumu seni rahatsiz etmis gibi sanirim. Biliyormusun celiski nerede, eger bu insanlarda islerine sahip cikmazlar ise, onlarda belki issiz belkide dedigin asgari ücretle calismak zorunda kalacaklar. Bunlarin masraflarida öyle böyle Yönetimin degil yien bu halkin cebinden cikacak. Heleki Tekel hikayesi bambaska bir hikaye, sonuclari düsünülmeden Devletin Milletin elinde olan Özkaynakalrinin bir sekilde Peskesidir. Onlarda magduru duruma düsecekler. elde edebilirler ise gönül isterdi 1000000 da alabilsinler, hak eden hakkini halsin. Bak bu insanlar adam öldürmedi, yarlamadi, haklarini ariyorlar. Bizim Millet essek oldugu sürece asgari ücretlede calisir, her yönetime gelen partilerin Taraflarinin yükselisine destek vererekde. Aglamayan cocuga meme vermezler sözü burda yerini buluyor, aci ve gercekte olsa, malesef. O yüzden hakkini arayan her kesminin yanindayim. Demekki o asgari ücretle yasayan ve issiz olan sayin halkimiz halinden memnun, menun olduklari sürecede onlara kimsenin bir sey vermesi gerekmiyor. Herkese kucak dolusu selamlar gönderiyorum. Kalin saglicakla, dostca, kardesce, baris ve huzur icinde.
Adi Soyadi:Hüseyin Boz  Email :kaybolmuskentin_sairi@hotmail.com  ***** Tarih:Perşembe, 28 Ocak 2010
Adresbilgileri:kadıköy  Mesaj :neymiş efendim, bilmem kaç kırk küsür gündür eylem yapan tekel işçilerinin açlık grevi ne destek verilecekmişte falan fiş mekan... ulan o tekel işçileri dediğiniz adamlar, ayda iki bin küsür net maaşın elden gideceğinin telaşını veriyorlar... tabi sendika veya vb kuruluşlarda sözüm ona bu bol yağlı ve bol ballı emekçi olan işçi proleter kardeşlerimizin her daim yanlarında olacaklarını söylüyorlar..... ulan bu memlekette milyonlarca işşiz, milyonlarca asgari ücrete (520 ytl) çalıştırılan ve hatta sigorta filanda yapılmayan madur dururken, ve bu önemli zaafın üstüne gidilmesi gerekirken, devletin yetkili organlarının bu durum karşısında tek vücut olup çözüm yolları bulma çabalarına içim razı olmuyor kardeşim.. bu çelişkili durum ahatsızlık veriyor bana... elbette ki tekel işçileri haklarını arayacaklar... isterse ayda beş bin maaaş alsınlar... ama biraz gerçekçi olup farklı açılardan da bakılması gerek diye düşünüyorum... bu adamlar gereğinden fazla hep bana cı....müthiş gereksiz gündem meşguliyeti verildi... ve verilmeyede devam ediliyor hala...
Adi Soyadi:Gürbüz Çuhadar  Email :gurbuzcuhadar@gmail.com  ***** Tarih:Pazar, 24 Ocak 2010
Adresbilgileri:  Mesaj :CUMHURİYET’İN KURULUŞUNDA 24/01/2010 DERSİMLİ DİYAP AĞA ile SEYİD RIZA’NIN ALDIĞI İKİ FARKLI TUTUM Onur Öymen’in TBMM'de yaptığı konuşma ile başlayan Dersim tartışması sürecinde, değerli köylüm Behçet Yılmaz köyün sitesinde, İhsan Sabri Çağlayangil’in Habertürk gazetesinde yayımlanan Dersim anılarına 17 Kasım 2009 tarihinde yer verdi. Sitedeki yazıyı okuyunca aklıma, kırk beş yıl önce Murat dayının duvarının önünde cigaralarını tüttüren köylülerime, Dersim askerlik anılarını anlatan rahmetli deden Cinci Veli geldi. Deden, Çağlayangil’in anılarında anlattığı “yediden yetmişe Dersim Kürtlerinin kesildiği, mağaralara doldurup fare gibi zehirlendikleri” iddiasını doğrulayacak bir anısını anlatırken duymadım. Büyük çatışmaların yaşandığını, her iki taraftan yaralananlar ve ölenlerin olduğunu anlatırdı. Düne kadar hatıralarda anlatılan bu olayı, Öymeni’nin konuşmasından sonra toplumun gündemine taşıyan işbirlikçiler, Kurtuluş savasının liderlerini katliamcı olarak ilan ettiler. DERSİM OLAYINI DOĞRU TANIMLAYALIM Osmanlı İmparatorluğu’nun 1800’lü yıllarda Dersim’i denetim altına alma girişimine, bölgenin yüksek dağları, sarp kayaları, mağaraları ve kışın yoğun olarak yağan kar müsade etmez. 1863 yılında Şah Hüseyin adında bir derebeyin hakimiyeti altında olan Dersim bölgesi, Şeyhin ölümünden sonra, Hozatlı Şeyh Süleyman 5000 silahlı adamıyla bölgenin en kuvvetli aşireti olur. 1875’te Ahmet Muhtar Paşa Dersim’de asayişi sağlamak için aşiret liderlerini Erzurum’a çağırır. Liderlerle yaptığı görüşmede bir sonuç elde edemez. 2307.1908’de Abdülhamit iktidarını deviren İttihat ve terakki’nin lideri Talat Paşa’nın talimatıyla, Dersim’de daha fazla kan dökülmesini önlemek için, Erzincan Hükümet yetkilileri ile aşiret liderleri arasında yapılan görüşme analaşma ile sonuçlanır. Daha önceden tutuklanan aşiret Liderleri serbest bırakılır. Hükümet işe aşiret Liderlerinden çevre illerin yoksul köylülerini soymaktan vazgeçmelerini, Asker ve vergi vermelerini ister. Kendisi de Bektaşi olan Talat Paşa’nın bu çabası, Dersim ağalarını soygun ve talandan vazgeçirmeye yetmez. 1911 yılında Pülümür’de Haydaranlı Aşireti, 1914’te Sin bucağında Kırgan Aşireti ve 1916’da Kureyşan Aşireti’nin başlattığı isyan’lar Nazimiye, Mazgirt, Pertek, Çarsancak havalisini kasıp kavurur. Osmanlı Devletinin 1800’yüzlü yılların basında başlayan Dersim’i denetim altına alma girişimi başarısızlığa uğrar. ORTACAĞ KALINTISI DEREBEY’LİK DÜZENİNE MÜDAHALE Birinci Dünya Savaşı sonucunda dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları Emperyalist Devletler tarafından İşgal edilir. işgalcilere karşı başlatılan Milli Mücadele’nin başarısızlığa uğraması için ülkenin her köşesinde İngiliz işbirlikçisi Vahdettin ve Damat Ferit’in desteği ile çıkartılan gerici iç isyanlar. Cumhuriyet’in devrimci ordusu tarafından bastırılır. Dersim’de 1938 yılına kadar devam eden ortaçağ kalıntısı derebeylik düzenini, ortadan kaldırmak isteyen Cumhuriyet Hükümet’i, sorunu, Askeri harekat yerine, barışçı yoldan çözmek için aşiret Liderleriyle yaptığı görüşmelerden bir sonuç elde edemez. aşiret liderleri kurdukları derebeylik düzenini sürdürmeye devam ederler. Devlet, kendi otoritesine karsı çıkan, yurttaşlarının mal ve can güvenliğini ortadan kaldıran, silahlı çete hareketine müsaade etmez. Silahlı harekat silahla bastırılır. Derebeylik düzeninin ortadan kaldırılmasında halk büyük acılar çekmiş, istenmeyen olaylar yaşanmıştır, Yaşanan acı olayların sorumlusu olarak ortaçağ kalıntısı aşiret Liderleri yerine, Kemalist Devrim’in önderlerini gösterenler, Emperyalizmin işbirlikçilerdir. Sahte tarihçiler ve yalan üreticileri, 1937-1938’de Dersim harekatın da 50 bin kişinin öldüğü yalanını yazdılar. Halbu’ki olayların yaşandığı tarihte Dersim nüfusunun 70 bin, sürgüne gönderilenlerin 20 bin, ölenlerin ise 4 ile 7 bin arasında olduğu belirtilir. Yaşanan tarihi olaylar hakkında doğru kaynaklara ulaşabildiğimiz ölçüde sağlıklı değerlendirme yapabiliriz. Kaynak Yayınları, gerçeklerin birinci el kaynaklardan öğrenilmesi için Cumhuriyet tarihi ile ilgili Atatürk’ün 1903’ten 1938 yılına kadar olan konuşmalarını ve yazılarını içeren 26. ciltlik Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni yayımladı. Ayrıca Kaynak Yayınları, Dersim olayları ile ilgili olarak “Komintern Belgelerinde Kürt Sorunu”, “Jandarma Genel Komutanlığı’nın Aşiret Raporları, “Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları” gibi çok sayıda önemli kaynak kitaplar yayımladı. Bu yayınlara yayınevinin’’ www. Kaynak yayinlari. com’’ baslıklı sitesinde ulaşmak mümkündür. CUMHURİYET KARŞITLARI GÖREV BAŞINDA 1919’da İngilizlerin işgali altındaki İstanbul’ da, ruhlarını işgalcilere satmış Vahdettin ve Damat Ferit Paşa’yla birlikte O günün ünlü yazarları Ali Kemal, Refik Halit Karay, Refi Cevat Ulunay gibi hainler, gerici Anzavur çetesini, Konya’nın Delibaş Mehmedi’ni, Düzce’de Çerkez Bekir Haydutunu, Koçkiri’de Alişan ve Haydar Beyleri harekete geçirerek, Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasını engellemeye çalıştılar. Bunların içinde en haini olan Ali Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın gizli örgütü MİM tarafından Beyoğlu’nda yakalanarak götürüldüğü İzmit’te halk tarafından linç edilerek öldürüldü. Dün, Ulusal devletin kurulmasına karsı olanlar, bugün ulusal devletin varlığını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. İnsan haklarını ve demokrasi lafını ağzından düşürmeyen, Televizyon ekranların’da Gazete köşelerinde Dersim’in (dostları) olduğunu söyleyen bu kişilere bakalım kim bunlar? Tayyip Erdoğan, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı… Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Oral Çalışlar... işbirlikçi medyanın gülleri; PKK ve Fethullah Gülen ise ABD’nin bölücüsü ve gericisi. Bunlar Dersim halkının yaşadığı acıları paylaşmak için değil, Cumhuriyet’in kurulmasında ve yaşatılmasında büyük emeği geçen Alevileri ulusal devletin parçalanmasında kullanmak için, Çağlayangil’in ve Nuri Dersimi’nin anılarını psikolojik savaşın aracı olarak kullanıyorlar. KURTULUŞ SAVAŞI’NDA DİYAP AĞA ATATÜR’KÜN YANINDA 1937-1938 Dersim harekatı başlamadan önce, devlet bölgede yaptırdığı istihbarat çalışması sonucunda, aşiretlere bağlı silahlı kişi sayısının 30 bin civarında olduğunu tesbit eder. Aşiretlerin silahlı olması, devlete karsı olmalarından değil, silahlı olan diğer aşiretlerin saldırılarına karsı kendilerini savunmak için silahlandıkları tesbitini yapan Hükümet, aşiret Liderleri ile yaptığı görüşmelerde verdiği güvenceler sonucunda, bölgedeki silahlı kişi sayısı 10 bine iner. Aşiretlerinin bir bölümü de çatışmaya katılmaz. Dersim’in en büyük aşiret Lideri Diyap Ağa işe Mustafa Kemalin yanında yerini alır. Diyap Ağa; Milli Mücadelenin başlatılması için Ankara’da kurulacak Milli Hükümetin ilk adımı olan Erzurum ve Sivas Kongresi’ne katılarak Atatürk'e büyük destek verir. Yapılan ilk seçimlerde TBMM’de Dersim milletvekili olarak yerini alır. Düşman Polatlı’ya kadar gelmiş milletvekilleri Meclis’in Kayseri’ye taşınmasını tartışıyorlar. Konuşmak için kürsüye gelen Diyap Ağa, milletvekillerine “Beyler, biz buraya ölmeye geldik, Meclisi Kayseri’ye taşımaya değil” diyerek, Atatürk’ün Meclis’in Ankara’da kalması fikrine büyük destek verir. İsmet İnönü Lozan’a gitmeden önce Meclis’te milletvekillerinin fikirlerini alır. Fikrini beyan etmek için kürsüye gelen Diyap Ağa, “Hepimiz biliyoruz ve söylüyoruz ki aslımız neslimiz birdir. İçimizde ayrılık, gayrılık, yoktur ne Türklük ne Kürtlük davası vardır. Biz kardeşiz, düşmanlar bize birbirimize düşürmek için tuzak kuruyorlar. Biz birbirimizle iftihar ederiz” diye konuşma yapan Diyap Ağa, Atatürk’ün en çok güvendiği kişiler arasında yerini alır. Milli Mücadelede Atatürk’e destek veren yalnız Diyap Ağa mı? Alevilerin Kabe’si olarak kabul edilen Hacı Bektaş-i Veli’nin makamında oturan CEMALETTİN ÇELEBİ, Mustafa Kemal'i Hacıbektaş'taki dergâhında misafir eder. Mustafa Kemal’le yaptığı görüşmede, “Cesaretli ve basiretli idarenizde Türk milletinin düşmanı kahredeceğine inancım sonsuz. Yüce Allah'ın milletimize müyessir edeceği zaferden sonra Cumhuriyet ilanını düşünüyor musunuz?” diye sorar. Atatürk’ten “Evet” cevabını alan Çelebi, Ankara'da kurulan TBMM'nin ikinci başkanı olarak Atatürk’ün yanında yerini alır. Cemalettin Çelebi 1921 yılında hayata gözlerini yumduğunda yerine geçen kardeşi Veliyettin Çelebi, 1924 seçimlerinde Atatürk’e karşı gelişen gerici Terakki Perver Fırkası’na karşı Meclis’teki milletvekillerine “Tüm gücünüzle Mustafa Kemal'in tarafını tutun” der. SEYİT RIZA KİMİN SAFINDA? Dersim'deki Seyit Rıza, dünyadaki yaşanan gelişmeleri anlayabilecek kapasiteden yoksun, hayatı kendi ortaçağ aşiret hegemonyasının çemberi kadar anlayabildiği için, Cumhuriyet’in çıkardığı yasalara uymayarak “Asker vermem, vergi vermem, okul istemem, yol yaptırmam, Dersim’de derebeyliğimi devam ettiririm” diyerek Cumhuriyet’e başkaldırır. Koçkiri’de Abdülhamit'in taç giydirdiği Koçgiri ağalarından Alişan Bey ve Haydar Beylerin, akıl hocası olan, Ali Şer ve Baytar Nuri’nin İstanbul'da İngiliz Sevenler Derneği’nden aldığı parayla örgütlediği Kürt Teali Cemiyeti’yle birlikte, Dersim bölgesinde yeni tertip ve cinayetleri örgütlemeye girişir. Atatürk İstanbul’da İngiliz kuklası Vahdettin ve Damat Ferit Hükümeti’ne karşı “Milli Meclis Milli Hükümet”in Ankara’da kurulması için Erzurum Kongresinden sonra geldiği Sivas’ta, Elazığ Valisi Ali Galip ve İngiliz Subayı Noel'in yedeklediği Bedirhanlılarla çarpışırken, Seyit Rıza, Dersim aşiret ağalarının bir kesimi ile birlikte kurdukları o uğursuz bağlantılardan dolayı “Elazığ’ı basacağız” diye Sivas Kongresi’ne meydan okur. 1924’te yapılan seçimlerde ülkenin bağımsızlığını savunan işgale ve mandacılığa karsı çıkan Hilafet ve Saltanatın kaldırılmasından yana olan kişilerin mebus seçilmesi için uğraşan Mustafa Kemal, Dersim’de gerici Terakki Perver Fırkası'nın ateşli bir militanı olan Hasan Hayri'nin yerine Feridun Fikri'yi milletvekili adayı gösterince, Ali şer ve Nuri Dersimi’nin kışkırtmasıyla Seyit Rıza Hozat'ta ayaklanır. Atatürk, Seyit Rıza'ya haber gönderir Feridun Fikri’nin vatanperver biri olduğunu bildirir. Baytar Nuri'yle Hasan Hayri'nin vatana ihanetleri nedeniyle Dersim'den çıkarılmasını tavsiye eder. Seyit Rıza Atatürk’ü dinlemez. Tarih’in bu önemli kavşağında Seyit Rıza, Mustafa Kemal'in önderliğinde emperyalizme ve gericiliğe karşı verilecek devrimci mücadelede Mustafa Kemal’in yanında saf tutma yerine, Ankara'daki devrimci karargâha karşı İngiliz parası ve silahlarıyla ayaklandırılan Aznavur Çetesinin, Delibaş Haydut’unun, Kuvay-i İnzibatiye’nin safına düşer ve hayatının sonuna kadar da bu tuzaktan kurtulamaz. DERSİM’LİYE BÜYÜK SABIR GÖSTEREN ATATÜRK Geçmişte yaşadıkları acı olaylara rağmen bugün hâlâ evlerinin başköşesine, büyük saygı ve sevgi duyarak resmini astıkları Atatürk, Tuncelililere on beş yıl her türlü hoşgörü ve sabrı gösterir. Yoksul halkın zarar görmemesi için büyük çaba sarf eder. 1926 yılında kendisi de Alevi olan Diyarbakır Valisi Cemal Bardakçı’yı Elazığ'a vali olarak atar. Vali Cemal Bey, Dersimliler için her şeyi yapar, onların evlerine girer, birlikte cem yapar semah döner. Sonra alır o Dersim ağalarını ve dedelerini toplu halde Ankara'ya götürür. Başbakan İnönü'yle ve Meclis Başkanı’yla görüştürür. Her türlü çözüm yolunu Dersimlilere anlatırlar ama olmaz. Çünkü hainler, zavallı Dersim halkının yakasını bırakmaz. İngilizin, Fransızın, Ermeni Taşnak çetesinin sözü Dersimde geçer, ama Atatürk'ün, İnönü'nün, Vali Cemal Bey’in sözü geçmez. Sonunda olan olur. Aşiret reisleri mazlum Dersim halkının eline mavzeri verip Devrimci Cumhuriyet’in ordusuna kurşun sıktırırlar. Artık Dersim’de ya Cumhuriyet iktidar olacaktı, ya da eşkıya. Elbette ki Devrimci Cumhuriyet iktidar olacaktı. Öyle de oldu. Gürbüz Çuhadar

« Geri  Ileri »