Cevap yaz - Burada Konubaşlığına cevap yazabilirsiniz. Cevap yazmak için kayıt gerekmemektedir !


Kendi İsminizi veya bir Nicknamenizi kullanmanız gerekmektedir.

Konu: Köylülerime Merhaba



Burada yazınız için yeteri kadar yeriniz mevcut. Lütfen Forumkurallarını gözününde bulundurun.


Lütfen güvenlik Sorusuna bir cavap yazınç (Önizleme de gerekli değil).


En son yazılan Konulara genel bakış 1 Yazı
Gürbüz Çuhadar yazmış Perşembe, Tarih 4 Haziran 2009
500 YILLIK TARİHİ GEÇMİŞİ OLAN DEREBAĞI KÖYÜNÜN”
İNTERNET SİTESİNE MERHABA

Sayın Behçet Yılmaz,

Çeşitli nedenlerden ötürü köyünden ayrılmış biz Derebağı köylüleri için, kurmuş olduğun internet sitesi aracılığıyla da olsa nerede olduğumuzu öğrenmek, hal hatr sormak, birbirini tanımayan köylülerimizin tanışmasını sağlamak, taşına toprağına büyük özlem duyduğumuz köyümüzün resimlerini sitede görmek, yeni doğan, evlenen ve acı da olsa aramızdan ayrılanlardan haberdar olma olanağını biz köylülerine sağladığın için size teşekkür ederim.

Siteye çeşitli konularda yazı gönderen, fikir beyan edip yorumlar yapan değerli köylülerimi ismen ve şahsen tanımasam da soyadından tanımaya, köyümüzde kimlerden olduğunu çıkarmaya çalışıyorum. Siteye gönderilen tüm yazıları ilgiyle okudum. Hüseyin Boz arkadaşın Ermeni meselesi ve milliyetçilikle ilgili yazıları sitenin önemli yazılarından biriydi. Hüseyin arkadaşa yazılarını daha sade ve özlü ifadelerle herkesin anlayabileceği dilden yazmasını öneriyorum.

Değerli köylüm Behçet Yılmaz. Sitede köyümüzün tarihiyle ilgili bilgi verilirken köyün ilk kurucuları olarak gösterilen Çuhadarları AĞALAR olarak tanımlamanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Ağalık, şeyhlik ve derebeylik gibi ortaçağ kalıntısı kurumların hakim olduğu yerlerde ağa ile marabası arasındaki ilişki bizim köyde yaşayan Çuhadarlar ile diğer soyadları taşıyan insanlar arasında kurulan ilişkilere benzemiyor. Senin deden ile benim babam köyümüzde aynı kaderi paylaştılar ve büyük yoksulluk içinde yaşadılar. Ağalık bunun neresinde? Çuhadarlarla ilgili bir tanımlama yapacaksak, onlara köyün kurucuları demek daha doğru olur. Yanlış tanımlamalara sitede yer vermeyelim, yeni kuşaklara doğru bilgiler sunalım. Doğup büyüdüğümüz toprakların tarihini, o topraklar üzerinde yaşamış olan büyüklerimizin ne zaman ve nereden bu köye geldiklerini hep birlikte araştıralım.

Erzincan, İpek yolu üzerinde Anadolu’yu Asya ve Ortadoğu’ya bağlayan büyük kervanların gelip geçtiği Hitit ve Asur tarihi kayıtlarına Hayaşa/Hajasa olarak geçer. MÖ 1375-1345 tarihinde Hayaşa/Hajasa Kralı 1.Şuppuliuma ile Hititler arasında başlayan bölge hakimiyet mücadelesi Asurlar, Urartular,Persler ve Romalılar arasında devam eder. 1071 yılında Türklerin eline geçen Erzincan 15 Mayıs 1515 Tarihinde Kemah Kalesinin fethi benden önce büyük Padişahlara kısmet olmamıştır diyen yavuz Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılır

1516’da tutulan tarihi kayıtlarda bölgenin merkezinin Kemah sancağı olduğu yazılıdır. Erzincan ise Kemah sancağının kazasıdır. Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan Karaz türü çanak çömleklerin Ural-Altay bölgesinden gelen Türk kavimlerine ait olduğu tespit edilir. Erzincan, Hititlerden Lidyalılara, Abbasilerden Mengüçoğullarına, Selçuklulardan Akkoyunlulara kadar uzanan büyük imparatorlukların kurulduğu, Yıldırım Beyazıt ile Timurleng’in büyük savaşlarına ev sahipliği yaptığı zengin tarihi mirasa sahiptir.

Köyümüzün tarihi de şehrimizin tarihi kadar eskidir. Kemah sancağına bağlı olan köyümüz tarihi kayıtlara Baştelek olarak geçer. 1516’da yapılan nüfus sayımı ile bölgede kaç kişinin yaşadığı, yaşayan insanların ne kadarının Müslüman ne kadarının Hıristiyan olduğu tespit edilir. 1516 yılına ait tutanaklarda köyümüzün nüfusunun 35 hane, 4 mücerred (bekâr) olduğu belirtilmektedir. 1520’de yapılan sayımda ise 4 hane, 3 mücerred (bekâr) Müslüman ve 50 hane, 31 mücerred (bekâr) Hıristiyan olarak yazılır.1591’de ise köyümüzde 12 nefer* Müslüman, 131 nefer Hıristiyan yaşamaktadır.

O gün köyümüzde bugünden farklı olarak pamuk da ekilirmiş. Köyümüzün ekip biçtiği ürünlerden elde ettiği gelir.1516’da 11 bin;1520’de 15.311;1591’de ise 30 bin akçe olarak kayıtlara yazılır. Çuhadarların köye geldikleri tarih ise 1500’lü yıllara denk gelmektedir. İnsanlar soyadlarıyla kütüklere geçmeden önce aşiretleri ile anılırlar. Çuhadarlar da Pirvenk aşireti olarak kayıtlara geçer. Bu aşiretin yoğun olarak yaşadığı yer eski adıyla Harput olan bugünkü Elazığ’dır. Aşiretin bir bölümü Harput’tan ayrılarak Tunceli’nin kazası Pertek’e yerleşir. Buradan ayrılan aşirete bağlı kişilerin bir bölümü Erzincan’a gelir. Erzincan’a gelenlerin çoğunluğu Kemah’a ve bir kısmı da köyümüze yerleşir. Daha sonra köyümüze gelen Karslıoğulları, Polatlar ve diğer gelenlerle birlikte 500 yıllık bir tarihi süreci bugün hep birlikte yaşıyoruz.

Bütün köylülerime saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.

* Nefer: Askerlik çağına gelen erkek.

Gürbüz Çuhadar, İstanbul-Ataşehir